Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB) kamuoyunun görüşüne sunulan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamında hazırlanan yeni matematik müfredatında görev alan eğitim uzmanları ve akademisyenler, yeni programın hazırlanması sürecindeki ihtiyaç analizleri ve integral gibi bazı konuların müfredattan çıkarılıp bazı konuların eklenmesine ilişkin sorularını yanıtladı.
Akademisyenler, tüm komisyonlarda olduğu gibi matematik müfredatı için kurulan komisyonlarda matematik eğitimi, rehberlik, program, ölçme ve değerlendirme gibi farklı uzmanlığa sahip akademisyenler ile önemli bir bölümü yüksek lisans veya doktora derecesine sahip çok sayıda deneyimli matematik öğretmeninin yer aldığını anlattı.
İlkokul, ortaokul ve ortaöğretim matematik komisyonlarında toplamda 100’e yakın uzmanın görev aldığına işaret eden akademisyenler, matematik programlarını tasarlarken “sahadan yani matematik öğrenme ve öğretme süreçlerinden gelen dönüşler, ulusal ve uluslararası değerlendirmelerin sonuçları, farklı ülke programlarının içerikleri ve yaklaşımları, güncel matematik eğitimi araştırmalarının sonuçları ve Maarif Modeli programlarının yapısı”nı dikkate aldıklarını anlattı.
Komisyondaki akademisyenlerden biri, yürüttükleri müfredat çalışmalarını şöyle anlattı:
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nde, matematik alan becerilerinin ilkokul, ortaokul ve lise düzeyini kapsayan ve süreç bileşenleriyle modellenebilen beceriler dikkate alınarak belirlendiğine işaret eden bir akademisyen, “Programın benimsediği beceri odaklı, anlam ve ihtiyaç temelli yaklaşımın matematiğin korkulan ve ezberlenen değil sevilen ve keşfe açık bir ders olmasına hizmet etmesi amaçlandı.” ifadelerini kullandı.
Yeni müfredatta yer verilen “matematiksel muhakeme”, “matematiksel problem çözme”, “matematiksel temsil”, “veri ile çalışma ve veriye dayalı karar verme”, “matematiksel araç ve teknoloji ile çalışma” olarak belirlenen 5 matematik alan becerisinin tüm öğrencilere kazandırılmasını hedeflediklerini belirten akademisyenler, bu süreçte ilkokul, ortaokul ve lise matematik komisyonlarının Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin bütüncül yapısı gereğince birlikte çalıştığını aktardı.
Komisyon akademisyenleri, her düzeyde “sayılar”, “geometri”, “istatistik ve olasılık” gibi yatay komisyonların kurulduğunu ve sonrasında da dikey komisyonların oluşturulduğunu aktardı.
Komisyonların, her hafta gerçekleştirdikleri çalışmaları, genel grup toplantılarında sunduklarını; bunların sonuçlarını değerlendirmelerle karara bağlandığını aktaran bir akademisyen, “Tüm bu süreçte gerçekleştirilen çevrim içi toplantılara ek olarak, Milli Eğitim Bakanlığının organizasyonunda her birisi bir hafta süren ve tüm komisyonların katıldığı yüz yüze çalıştaylar yapıldı. Bu çalıştaylarda sadece matematik komisyonlarında değil diğer komisyonlarla da fikir alışverişinde bulunma ve gerekli yerlerde disiplinler arası bağlantıları kurma fırsatı yakalandı.” ifadelerini kullandı.
Tüm içeriklerin alan uzmanı akademisyenler, öğretmenler, program, ölçme ve rehberlik uzmanları ile geliştirildiğine ve defalarca incelendiğine işaret eden bir akademisyen, “Çalışmalar, daha sonra Talim ve Terbiye Kurulu’na sunuldu, kurulun uzmanları ile üç ayrı çalıştay yapıldı. Ortaya çıkan görüş ve öneriler doğrultusunda tüm programlar tekrar gözden geçirildi.” değerlendirmesini yaptı.
Matematik programlarındaki sadeleştirmelerle ilgili soru üzerine akademisyenler, matematikte beceri edinim sürecinin “daha fazla bilgi yerine”, “daha iyi ilişkilendirilmiş ve öğrenenin ihtiyaç ve beklentilerine dönük” bir öğretim programıyla mümkün olacağını belirtti.
Bir akademisyen, yeni müfredattaki sadeleştirmeye ilişkin şu değerlendirmeleri yaptı:
Matematiğin tüm eğitim sistemlerinde temel bir ders olduğuna işaret eden akademisyenler, bu dersin program değişikliklerinin Türkiye’de olduğu gibi tüm dünyada da merak uyandırdığını vurguladı.
Özellikle Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli matematik programlarının da kamuoyunun dikkatini çektiğine işaret eden bir akademisyen, şu ifadelere yer verdi:
Akademisyenler, programları hazırlarken onlarca veriyi veya değişkeni dikkate aldıklarını belirtti.
Önceki müfredata ilişkin yaptıkları analizlerde, “limit-türev-integral” olarak adlandırılan konuların öğrenciler için işlemden öteye geçmeyen kavramlar olarak kaldığını tespit ettiklerini belirten akademisyenler, bunun için programı “beceri geliştirme” odaklı olarak yeniden ele aldıkları bir yaklaşımla geliştirdiklerini ifade etti.
Modern matematik öğretimi yaklaşımlarının, analiz yani limit-türev ve integralin, değişimleri inceleme aracı olarak öğretilebilmesi için sayılar, cebir ve fonksiyonlarla ilgili çalışmaların iç içe yürütülmesi gerektiğini gösterdiğini bildiren bir akademisyen, şu ifadeleri kullandı:
Akademisyenler, dünyadaki bu yaklaşımları örnek verirken, hem ortaöğretim düzeyindeki matematik eğitimi hem de üniversite düzeyindeki mühendislik eğitiminin kalitesiyle bilinen Kanada Ontario eyaletinin 2007’den bu yana uyguladığı matematik öğretimi programında türeve yer verildiği halde integral konusunun hiçbir şekilde yer almadığını bildirdi.
Ortaöğretim düzeyinde öğrencilerin en çok kavram yanılgısı yaşadıkları analiz konularının etkin ve kalıcı bir biçimde öğretilmesini amaçladıklarını kaydeden bir akademisyen, şu ifadeleri kullandı:
Komisyon akademisyenleri, üniversitelerin fen ve mühendislik fakültelerinde her öğrencinin “analiz” derslerini zorunlu aldığına ve bu derslerde tüm analiz konularının gerçek sayı ve gerçek sayılarda tanımlı fonksiyon kavramlarından başlamak üzere anlatıldığına dikkati çekti.
Bu dersleri veren öğretim üyelerinin, öğrencilerin türev ve integral kavramını öğrenmiş olarak gelmelerini ön koşul olarak görmediğini belirten bir akademisyen, şu değerlendirmeleri yaptı:
Limit ve türev konularına “değişimin matematiği” olarak adlandırdıkları temalarda kapsamlı şekilde yer verdiklerine işaret eden bir akademisyen, şu ifadelere yer verdi:
Komisyonda görev alan eğitim uzmanlarından biri ise “Matematik programlarımız, sadece belli meslek gruplarının ihtiyaçlarına yönelik olarak değil tüm öğrencilerimizin ihtiyaçları olan matematiksel bilgi ve beceriler odağa alınarak hazırlandı.” ifadelerini kullandı.
Buna örnek olarak matematiksel muhakeme becerisi etrafında bir olayı, durumu çözümleyip yorumlayabilme, varsayımlardan matematiksel önermelere giden bir çıkarım sürecini işe koşabilme, bir fikri, iddiayı, önermeyi doğrulayabilme veya ispatlayabilme süreçlerine programlarda çok büyük bir önem verdiklerini belirten bir eğitim uzmanı, şunları kaydetti:
Matematik programlarında öne çıkan diğer değişikliklerle ilgili bir eğitim uzmanı, şu değerlendirmede bulundu: