Pınar Saraçoğlu
Bugün 19 Kasım, Dünya Tuvalet Günü… Aslında bugün, Birleşmiş Milletler tarafından her yıl 19 Kasım’da düzenlenen bir eylem çağrısı. Dünya çapında 4,5 milyardan fazla insan “güvenli şekilde yönetilen temizlik” olmaksızın yaşıyor. 19 Kasım için düzenlenen eylem çağrısı da, tuvalete erişimi olmayan insanlarla ilgili dünya çapında bir farkındalık yaratmayı amaçlayan bu hareket. 2001 yılında kurulan Dünya Tuvalet Örgütü, 12 yıl sonra 2013 yılında 19 Kasım’ın resmi gün olduğunun ilan edilmesini sağladı. Sanat tarihine bakıldığında sanatçıların da konu aldığı öğelerden biriydi tuvalet. Peki kimdi bu isimler?
MODERN SANATIN EN ÇOK İZ BIRAKAN ESERİ
Hiç kuşkusuz pek çok kişinin ilk aklına gelen isim olacaktır, Fransız asıllı Amerikalı sanatçı Marcel Duchamp. Dada hareketinin asi sanatçısı Duchamp, fovizm ve kübizmin etkisiyle eserler üretirken, daha sonra sanata duyduğu antipatiden dolayı resim yapmayı bıraktı. Artık söyleyebileceği bir söylemi kalmadığına inanan sanatçı, 1917 yılında düzenlenen bir sergi için Mott Works markalı satın aldığı pisuvarı, “Çeşme” adıyla bir heykel olduğunu iddia ederek sundu. Duchamp’ın bu eseri sanat dünyasında şaşkınlık yaratsa da, sanatçının vefatından 36 yıl sonra yani 2004 yılında 500 sanat uzmanı tarafından hazırlanan raporda ‘modern sanatın en çok iz bırakan eseri’ seçildi. Bugün hala tartışma konusu olan pisuvar, kesinlikle bu tanımı hak ediyor olsa gerek.
YÜZDE 99’U SANAT DEĞİL
Bugüne özgü bir diğer isim kesinlikle İtalyan sanatçı Maurizio Cattelan olmalı… Sanatçı, 2016 yılında New York’taki Guggenheim Müzesi’ne 18 ayar altından oluşan, çalışır durumda bir klozet yerleştirmesi yaptı. Müzeyi ziyaret edenlerin kullanabildiği tuvaletin kullanım süresi 3 dakika ile sınırlandırıldı. Önünde uzun kuyruklar oluşan tuvaleti 100 binden fazla kişi kullandı. Sanatçı ise bu eserini; “%1’i sanat, %99’u sanat değil” diye tanımladı.
Sanatçının ‘Amerika’ adını verdiği eser, 2019 yılında İngiltere’de Blenheim Sarayı’nda sergilendi ve 5 milyon dolar değerindeki altın klozet ‘Amerika’ çalınması ile uzun süre gündem oldu.
İtalyan sanatçı Piero Manzoni, 30 yıllık hayatını melankoli içinde yaşadı. Hayatının son yıllarında kullandığı nesneler, kaideler ve kutulardı. Mesela, ‘sanatçının nefesi’yle adını verdiği eserinde balonları şişirdi. Haşlanmış yumurtaları baş parmağıyla damgaladı ve bunları yiyecek olarak dağıttı. Destekçilerinin bedenlerini imzalayıp, onların bu sertifika aracılığıyla artık birer sanat eseri olduklarını anlattı. Muzip olarak tanımlansa da, Manzoni aslında son derece ciddiydi.
“NE BOKTAN İŞ” SÖZÜ İLHAM OLDU
İtalyan sanatçı, 1961 yılında ise kendi dışkısını konserve kutulara koyup, sergiledi. Bu eseri 90 teneke kutudan oluşuyordu ve her kutunun içinde 30 gram dışkısı bulunuyordu.
“La merda d’artista” yani “sanatçının boku” adını eseri en çok tanınmasına katkı sunan eseri oldu. Babasının bir konserve fabrikası olduğunu ve bundan ilham aldığını anlatan sanatçı, babasının işlerinin yolunda gitmediği dönemde “ne boktan iş” sözünden yola çıktığını belirtti. İlginçtir, bu muzip eserin sadece bir kutusu 2007 yılında dünyaca ünlü müzayede evi Sotheby’s’de gerçekleşen bir açık arttırmada 124 bin euroya satıldı. Bundan daha da ilginci ise 2016 yılında bu kez de Milano’da bir müzayede de bu kez 270 bin euroya alıcı bulmayı başardı.
ŞAKA DEĞİL GERÇEK
2016 yılında bu kez Hollanda’nın Rotterdam şehrinde bir müzede dev insan dışkısı figürleri sergilendi. Aralarında Wolfgang Gantner, Ali Janka, Florian Reither ve Tobias Urban’ın da aralarında bulunduğu dört sanatçıdan oluşan Viyana merkezli sanat topluluğu Gelatin tarafından yapılan dört heykelden oluşan ve farklı figürler barındıran sergideki insan dışkısı heykelleri ziyaretçilerin ilgisini çekti. Grubun esere dair yorumu ise “Sergilediğimiz bir heykel sanatı ve bu bir şaka değil,” oldu.